“`html
Suriye’de Gerçekleşen Anlaşmalar ve Türkiye’nin Stratejileri
Aydın Hasan – ABD, 2011 yılında Suriye’de patlak veren iç savaşa, DAEŞ’e karşı gerçekleştirdiği hava saldırıları ile Eylül 2014’te dâhil oldu. Bu süreçten itibaren, terör örgütü YPG’yi sahada kara gücü olarak kullanma stratejisi benimsendi. ABD’nin desteğiyle, YPG Suriye’de geniş bir coğrafyada kontrol sağlamayı başardı.
2014 yılının Ocak ayında, YPG üç ayrı “kanton” ilan etti. Bu durum, Suriye’nin Irak sınırından Akdeniz’e uzanan bir terör koridoru oluşturma çabasının parçasıydı. Ancak bu plana karşı ilk darbe, 2016 yılında gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Harekatı ile vuruldu. Ardından Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla YPG’nin planları büyük ölçüde bozuldu.
8 Aralık 2024’te Suriye’deki Baas rejimi devrildikten sonra yeni bir strateji benimseyen Türkiye, istihbarat kanalları aracılığıyla YPG’ye ABD üzerinden ültimatom gönderdi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu ültimatomun kapsamını “Uluslararası terörist savaşçılar başta olmak üzere, Türkiye, İran ve Irak’tan gelenlerin Suriye’yi terk etmeleri gerekiyor” sözleriyle açıkladı. Milli Savunma Bakanlığı Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk ise, “Terör örgütü PKK/PYD/YPG/SDG’nin silah bırakıp, yabancı unsurların Suriye’yi terketmesi gerekli” ifadesinde bulundu.
‘PKK’dan Ayrılma Talebi’
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın SDG yöneticisi Mazlum Abdi ile imzaladığı sekiz maddelik anlaşma, Türkiye’nin beklentileri doğrultusunda bir sürecin başlayabileceği ihtimalini ortaya çıkardı. Bölgeden gelen bilgilere göre, SDG’nin, Suriyeli olmayan PKK’lıların Suriye’den ayrılmalarını talep ettiği bildirildi. Ayrıca, Mazlum Abdi’nin bu anlaşmayı imzalamasında ABD’nin baskısının da etkili olduğu öne sürüldü. Gelecek dönemde ABD’nin bölgede bulunan yaklaşık 2 bin askerini çekme planları yaptığı da ifade edildi. SDG’ye yakın bazı medya kuruluşları, Mazlum Abdi’nin Şam’a ABD’ye ait bir Apache helikopteri ile gittiğini bildirdi.
Çekilme Ancak Terör Bittiğinde
SDG’nin entegrasyon sürecinin, anlaşmanın son maddesi doğrultusunda 2025 yılı boyunca devam etmesi ve her maddenin ilgili komitelerce izlenmesi bekleniyor. Bu durum, gelişmelerin yakından takip edilmesini zorunlu kılıyor. Örgütün anlaşmayı süre kazanma amacıyla kullanıp kullanmayacağı da sürecin en kritik unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Suriye’deki harekât bölgelerinden terör tamamen sona erene dek çekilmeyeceği öngörülüyor. Gelecek dönemde, Suriye’nin kuzeydoğusundaki DAEŞ mensuplarının hapishanelerinin güvenliği konusunda Türkiye, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak’tan oluşan beşli bir inisiyatifin önemli rol oynaması bekleniyor. Güvenlik kaynakları, bu süreçte hem Suriye’de hem de Irak’ta terörün sona erdirilmesi için uygulamaların hayata geçirileceğini ifade ediyor. Kaynaklar, “Dikkatli bir iyimserlik içinde olmalıyız. Sürecin tıkanmasına izin vermeyeceğiz” görüşünü paylaşıyor.
‘Sembolik Mesajlar’
Anlaşmanın imzalanmasının ardından yapılan paylaşılan fotoğraflar, sadece siyasi değil, sembolik mesajlar da barındırıyor. Özellikle Ahmed Şara’nın mor kravatı ve mavi ceketi dikkat çekiyor. Renk ve enerji uzmanı Hatice Hunt, Şara’nın kıyafet seçiminde mavi rengin planlama ile, mor rengin ise zihinsel güç ile ilişkilendirildiğini belirtiyor. Siyah giysi ise, onun içinde farklı mesajlar taşıdığını vurgularken, kontrol mekanizması oluşturduğunu ifade ediyor. Burada dikkat çeken ayrıntı, mor rengin yüksek enerjisi, Şara’nın zihinsel gücünü dengelemek için önemli bir unsurlardan biri.
Irak’a Geçişler Kontrol Altına Alınacak
Suriye-Irak sınırının merkezi yönetim tarafından kontrol edilmesiyle, sınırdan terörist geçişlerinin engellenmesine yönelik adımlar atılacak. Irak yönetimi, Suriye sınırında fiziksel engel oluşturmak için Türkiye’den teknik destek alarak çalışmalara başlamış durumda. Suriye’den ayrılacak PKK unsurlarının nereye gideceği ve Irak’taki oluşumlardan nasıl etkileneceği konuları bu süreçte netleşecek.
YPG Yine Karar Aşamasında
Yapılan anlaşmanın, YPG’nin Abdullah Öcalan’ın çağrısına uyması gerekip gerekmediği, ilerleyen zamanda belirlenecek. Eğer Suriyeli olmayan örgüt mensupları ve YPG’nin lider kadrosu SDG’den ayrılırsa, bu yapı Suriye Ordusu içinde yer alırsa, örgüt PKK’dan koparılmış olacaktır. Böyle bir durumda, örgütün feshi gerçekleşmiş sayılabilir.
Kaotik Açıklamalar
Anlaşmanın ardından yapılan bazı açıklamalar, sürecin zorluklarla dolu olacağına işaret ediyor. PYD yöneticilerinden Salih Müslim, anlaşmanın Öcalan’ın SDG’ye gönderdiği mektupla uyumlu olduğunu savundu. Müslim, mektubun “silahsızlanmaya” dair bir içerik taşımadığını ifade ederek sınır kapılarını beraber yöneteceklerini ve gelirlerin dağılımına birlikte karar vereceklerini öne sürdü. YPG de, “Hiçbir hükümet gücü, sınır kapıları hariç SDG’nin kontrolündeki alanlara girmeyecek” açıklamasını yaptı. Yine, “Suriye Demokratik Meclisi” adıyla bilinen başka bir yapı da, anlaşmayı destekleyerek “Suriye’nin merkeziyetçi bir devlet olmaması gerektiğini” belirtti. Barzani’nin etkisi altındaki Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ise anlaşmadan haberdar olmadıklarını açıkladı.
Dürzilerle Anlaşma
El Cezire tarafından verilen bilgilere göre Şam yönetimi, Dürzi toplumu ile devlet kurumlarına entegre olmak amacıyla Süveyde eyaletinden bir Dürzi heyeti ile anlaşma imzaladı. El Arabiya da bu doğrultuda bilgi paylaştı.
ANLAŞMA TÜRKİYE’YE NASIL YANSIR?

Silah Bırakma Süreci Üzerine Olumlu Gelişmeler
Suriye yönetimi ile SDG arasında gerçekleşen anlaşmayı değerlendiren uzmanlar, uygulama aşamasının önemli olduğunu vurguladı.
Emekli Tümgeneral Doç. Dr. Güray Alpar: “Anlaşmanın varlığı, Suriye’deki istikrarın sağlanması açısından bir adım. Türkiye’deki PKK’nın silah bırakmasına yönelik faaliyetlere de olumlu yansıyabilecektir. Ancak bölge barışının sağlanması için böyle bir kesinlikle mümkündür.” dedi.

İlave Müzakerelerin Önemi
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Aslan, birleşme sürecinin nasıl gerçekleşeceğine dair belirsizliklerin olduğunu belirtti. “Anlaşmanın sekizinci maddesi, komitelerin oluşturulmasını ve aralık ayına kadar çalışmalar yapılmasını öngörüyor. Bu yeni süreçte daha fazla teknik konuda ilave müzakerelere ihtiyaç duyulacaktır.” dedi.

Uygulamaların Önemine Vurgu
Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezi Araştırma Direktörü Ömer Özkızılcık, “Bu anlaşmayı temkinli bir iyimserlikle karşılamak gerekiyor. Uygulamalarda aksamalar ve sabotajlar olabilir. Ancak anlaşmanın daha önceki belirsizlikleri giderdiği görülüyor.” dedi.
ABD’nin Varlığı Hakkında Düşünceler
Emekli Büyükelçi Uluç Özülker, Şara’nın ülkenin kontrolünü ele alabilme noktasına geldiğini belirtti. “Anlaşma, ABD’nin oradaki varlığı açısından bir çelişki doğurabilir.” diyerek ABD’nin varlığının ileride zorlayıcı olabileceğine dikkat çekti.
“`
More Stories
Daha 2 aylık eşi tarafından satırla öldürmüştü: Sevcan’ın tabutunu kadınlar taşıdı
Gözaltına alınırken polisi ailesi ile tehdit etti
Kaçak kazı yapanlara suçüstü!