Türkiye Komünist Partisi Süreci Değerlendirdi
Türkiye Komünist Partisi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarıyla başlayan ve terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın ‘silah bırakma’ çağrısı ile yeni bir aşamaya geçen süreci yakından takip ettiklerini belirten bir yazılı açıklama yayınladı. TKP tarafından yapılan açıklamada, “Bu sürecin öznesinin Türkler ve Kürtler olduğu iddiası doğru değildir. Süreçte söz sahibi olan, siyasi iktidar ya da Cumhur İttifakı ile feshedilmesi için çağrı yapılan PKK ve bağlı oluşumlardır.” ifadeleri kullanıldı.
TKP’nin sürece ilişkin değerlendirmesi şu şekilde:
“Türkiye’de yurttaşlarımızın etnik kökenleri üzerinden birbirinden uzaklaşmasına, kanlı bir hesaplaşmanın içine sürüklenmesine, emekçi halkın bölünmesine, sorunların gerçek çözümünden uzaklaşmasına neden olan çatışmaların sona ermesi, kullanılan ifadeyle “silahların susması” karşı çıkılması mümkün olmayan bir gelişmedir. TKP bu doğrultuda yapılan çağrılara, varılan ya da varılacak anlaşmalara olumlu bir anlam yüklemektedir. Bununla birlikte, asıl üzerinde durulması gereken, işlemekte olan sürecin hedefleri, zemini ve araçlarıdır.
Her şeyden önce, bu sürecin öznesinin Türkler ve Kürtler olduğu iddiası doğru değildir. Süreçte söz sahibi olan, siyasi iktidar ya da Cumhur İttifakı ile feshedilmesi için çağrı yapılan PKK ve bağlı oluşumlardır. Sınıfsal, ideolojik ve siyasal tercihlerle yürütülmekte olan bir süreç bütün Türkleri ve Kürtleri içine alamaz. Bu bağlamda özellikle iktidar çevrelerinde dile getirilen “Türk-Kürt kardeşliği” ifadesi gerçeği yansıtmamaktadır.
Bundan on yıl kadar önce de dillendirilen “Türkler ve Kürtler ittifak yaparsa Türkiye bölgenin en önemli gücü olur” tezi bugün sürecin muhatabı olan taraflarca yine gündeme getiriliyor. Türkiye’nin sorunları, bölgesel rekabet ve çatışmalarda hamle yaparak çözülmez, tersine yeni sorunlar üretilir. TKP geçmişte olduğu gibi bugün de Yeni Osmanlıcı bir perspektifle Türkiye’nin bölgesel iddialarını artırmaya çalışmasının büyük maliyetleri olacağı konusunda halkımızı uyarmaktadır.
“Bağlantılı olarak Türkiye’de “demokrasi ve kardeşliği” dinsel bir zeminde tesis etme arayışları da son derece tehlikelidir. Kamusal alanda hiçbir sorun dinsel referanslarla çözülemez. Tersine bugün Türkiye’de sorunların bir bölümü laikliğin ayaklar altına alınmasından ve tarikatların tıpkı holdingler gibi memleketin kanını emmesinden kaynaklanmaktadır. Partimiz inanç ve ibadet özgürlüğünün dokunulmaz bir insan hakkı olduğunu vurgularken dinin siyaset ve devlet işlerinin dışına çıkarılması gerektiğini tekrar belirtme ihtiyacı duymaktadır.
Öcalan’ın açıklamasında ima edildiğinin ve yine iktidara yakın çevrelerin sık sık ileri sürdüğünün tersine, PKK Marksist bir örgüt değildir. Milliyetçi temellerde şekillenen bu örgütün kendini feshetmesinin gündemde olduğu bir sırada iktidarın geçmişin sorumluluğunu devrimcilere ve sosyalizme atma uyanıklığına kayıtsız kalmayacağız. Liberalizmle iç içe geçmiş bir milliyetçilikle ve ABD ya da İsrail ile müttefiklikle Marksizm hiçbir biçimde bağdaşmaz.
Türkiye Komünist Partisi, bu ülkede ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin kardeşliğini emperyalizme, sömürüye, holding ve tarikat düzenine karşı mücadeleyle sağlamak konusunda kararlıdır. Türk, Kürt, hangi kökenden olursa olsun, bu ülkenin zenginliklerinden mahrum bırakılmış büyük çoğunluğunun birliğine bin yıl öncesine dönük hamasi atıflarla değil, bugünün gerçekleriyle ulaşacağız.”
More Stories
İmzalar umut verici eylem beklenecek
Daha 2 aylık eşi tarafından satırla öldürmüştü: Sevcan’ın tabutunu kadınlar taşıdı
Gözaltına alınırken polisi ailesi ile tehdit etti