Turizmde kaos: Araplar turistler Araplardan şikayetçi
Avrupa’da, özellikle de yazın çok fazla turist alan Roma, Barcelona, Lizbon ve Paris gibi kentlerde haftalardır koordineli bir şekilde “aşırı turizm karşıtı” gösteriler yapılıyor. Son olarak geçen hafta İspanya’da düzenlenen gösteriler tüm ülkeye yayılırken, Paris’te aşırı kalabalıktan isyan eden Louvre Müzesi çalışanları, müzeyi bir süreliğine ziyarete kapattırdı.
Dünya Gazetesi’nden İpek Yezdani, köşesinde turizmde yaşanan son gelişmeleri ele aldı. Yezdani, şunları yazdı:
“Peki bu şehirlerde yaşayan yerel halk neden turizme karşı çıkıyor? Aslına bakarsanız tarihsel ve kültürel mirası, mimarisi, vs. gibi sebeplerden dolayı bu şehirlerde her zaman çok turist oldu. Ancak özellikle de küresel çapta yaşanan ve herkesin evlere hapsolduğu pandeminin ardından insanlar kendilerini sokaklara attılar ve bütün dünyada turizm patladı. Avrupa’nın belli kentlerinde artık neredeyse yılın 365 günü aşırı turizm mevcut!”
‘TURİSTLER EVİNİZE DÖNÜN’ SLOGANLARI
“Bu şehirlerde yaşayan yerel halk uzun süredir bu duruma tepkili. İş öyle bir noktaya gelmiş durumda ki, Güney Avrupa’da, özellikle de İspanya, İtalya ve Portekiz’deki medya organlarında, aşırı kalabalıktan konut sıkıntısına kadar her şey için turistleri suçlayan manşetler yer alıyor. Turist karşıtı gruplar, kentsel dönüşüm geçiren mahallelerde, duvarlara ve pencerelere “Turistler evinize dönün” gibi sloganlar yazıyorlar.
İspanya’nın Barcelona kentinde, aşırı turist ve yabancılar nedeniyle artan ev kiralarından bıkan Katalan halkı, caddelerde turizm karşıtı protesto gösterisi düzenleyip kafelerde oturan turistlere su tabancasıyla su sıkıyorlar! Doğrusu Barcelona’yı çok seven birisi olarak ellerinde “Turistler eve dönün!” yazılı pankartlar taşıyarak sloganlar atan o güruhla karşılaşan turistlerin yerinde olmayı hiç istemezdim.
Protestocuların çoğu, ülkelerine dışardan gelen kısa dönemli ziyaretçiler nedeniyle konut maliyetlerini arttığını, aşırı turizmin çevreye zarar verildiğini ve düşük ücretli, istikrarsız işler yarattığını iddia ediyorlar. Avrupa’da aşırı turizmden bıkan ve turizme karşı önlemler alan tek şehir Barcelona değil. Geçen sene Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da aşırı turizmi kontrol altına almak için şehre gelen yıllık kurvaziyer sayısı neredeyse yarıya indirilerek 100 ile sınırlandırılmıştı. Kent yönetimi ayrıca yolcu terminalini şehrin dışına taşıyarak, gemilerin çevresel etkilerini azaltma ve şehir merkezinin tarihi dokusunu koruma kararı almıştı.”
İTALYA’DA MEGAFON KULLANIMI YASAKLANDI
“İtalya’da ise kitlesel turizmin etkilerinin en ağır şekilde görüldüğü kentlerden Venedik, geçen sene 25 kişinin üzerindeki rehberlik turist gruplarını ve megafon kullanımını yasaklamıştı. Bu sene tahmini 20 ila 25 milyon dolar harcadığı lüks düğününü Venedik’te yapan Amerikalı milyarder Jeff Bezos bile turizm karşıtı protestolardan nasibini aldı!
Bütün bunlar size saçma mı geliyor? Ancak madalyonun bir de diğer yüzü var: İstanbul’da yaşarken artan kira fiyatlarından, İstiklal caddesi gibi şehrin tarihi kültür merkezlerinin çevresinin değişmesinden şikayetçi olmadığınızı söyleyebilir misiniz? Dolayısıyla bizden bir yandan Avrupa kentlerinde aşırı turizme karşı alan önlemleri yadırgarken, diğer yandan yine aşırı turizmin bizim yaşadığımız şehirlere verdiği zararları unutuyoruz. Şüphesiz ki bunda zavallı turistin bir günahı yok, seyahat hakkı hiç kimse için kısıtlanamaz bir haktır.”
‘ARAP TURİSTLER ARAPLARDAN ŞİKAYETÇİ’
“Yaklaşık on yıl önce Arap turistlerle ilgili bir haber dosyası hazırlarken Kuveytli karı koca Nasır el Rababa ve Haya el Rababa ile tanışmıştım. Bolu’da ev aldıklarını, her yıl Mayıstan eylüle kadar Bolu’da evlerinde kaldıklarını, İstanbul’u artık sevmediklerini söylemişlerdi. “Neden?” diye sorduğumda Haya el Rabbaba beni de çok şaşırtan şu cevabı vermişti:
“Beş yıl önce geldiğimizde İstanbul’u çok sevmiştik, böyle kalabalık değildi, çok güzeldi. Şimdi aşırı kalabalık olmuş, çok fazla Arap turist var!” Arap turistlerin bile çok fazla turistten şikayet ettiği bir şehirde yaşadığımızı o zaman anlamıştım.
Dolayısıyla şunu söylemek mümkün: Aşırı turizm, aşırı kalabalık turist kafileleri ve bu nedenle şehrin özgün dokusunun bozulması, yerel halk için olduğu kadar turistler için de bir sorun. Uzun kuyruklarda beklemek zorunda kalan, kalabalık nedeniyle müze, ören yeri, vs gibi yerlere istediği gibi ziyaret edemeyen, huzur içinde oturup sakin bir yerde yemeğini yiyemeyen turistler, yaşadığı deneyimden de bir şey anlamıyor. Bu nedenle Avrupa’daki turizm karşıtı hareketin zamanla tüm dünyadaki turistik kentlere yayılacağını söylemek pekala mümkün.”